25 Ağustos 2016 Perşembe

KEMER

Özet:
Tarih: Haziran 2015
Amaç: Balayı
Favori Faaliyet: Denize girmek, dinlenmek
Favori Görülecek Yer: Olimpos
Favori Gidilecek Mekan: Çiğdem Han, İkiz Restoran, Monte Kemer Restoran

İzin için en güzel mazeret olan balayı tatilimizi bir otele tıkalı geçirmek mi yoksa bir pansiyonda kalıp gezerek geçirmek mi arasında kararsız kaldıktan sonra ikisini birden yapmaya karar verdik. 

Ankara’dan yola çıktıktan 6 saat sonra Kemer’deydik. Turizmde son 2 yıldır yaşanan kriz Kemer’i ve esnafını da vurmuş gibi. Dükkânlar, sokaklar bomboş. Yol yorgunluğunu atmak için hemen internetten tesadüfen bulduğumuz Çiğdem Han’a yerleştik. Çiğdem Han, çalışanları gayet güler yüzlü, odaları küçük ama sevimli, eşyaların her biri titizlikle seçilmiş, her türlü detay düşünülmüş, şirin bir pansiyon. (Geceliği kişi başı kahvaltı dahil 75 TL) Daha kapıdan girdiğimiz anda lobisindeki dünyanın dört bir yanından toplanmış, çeşit çeşit ve bir kısmı da el emeği objeleri görünce mest olduk diyebiliriz. Çiğdem Han’ın sahibi yurtdışında yaşıyor ve pansiyonu çok yakın arkadaşı Emel Hanım işletiyor. Emel Hanım o kadar misafirperver ki, her konuda yol göstermekle kalmayıp (Kemer’de nerede yemek yiyebiliriz, nerelerde denize girebiliriz vb.), plaj çantamın kopan sapını bile kendi elleriyle tamir etti. Antalya domatesi, bazen simidi poğaçası, günlük meyveleri ile kahvaltı ikramları gayet güzel ve doyurucu idi.
Çiğdem Han
Emel Hanım’ın tavsiyesiyle ilk akşam Köfteci Ali’ye gidip, köftesinin yanında Antalya usulü tahinli piyazının tadına baktık. Köfte güzel; ancak Ankara’da yediklerimizden çok farklı değil. Tahinli piyaz ise, acımtırak tadı her damağa uygun olmasa da, bizim için çok lezzetliydi.
İlk akşamımızı Kemer Saat Kulesi’ndeki kafede, çocukluğumuzun favorilerinden Ayna Grubu’nun solisti Erhan Güleryüz’ün konserini dinleyerek geçirdik.
Kemer Saat Kulesi
Kemer’deki 2. Günümüzde, doğal sit alanı olarak koruma altında olan, Kemer’e yaklaşık yarım saat mesafedeki Olimpos’a doğru yola çıktık. Arabamızı girişteki otoparka bıraktıktan sonra sahile ulaşmak için, arkeolojik kazılar sonucu gün yüzüne çıkan surlar ve lahit mezarlar gibi tarihe ait birçok kent kalıntısının arasında, su kanallarının üzerinden atlayarak, kaplumbağalara selam vererek, uzun bir yürüyüş yaptık. Bu yürüyüşün sonunda oldukça temiz ve kumlu bir plaj ile çarşaf gibi bir denize ulaştık.

Akşam yemeğini nerede yiyeceğimizi bilmesek de ne yiyeceğimizden eminiz: Lagos! Olimpos sahilinin devamındaki Çıralı’da yer alan İkiz Restoran’da tadını unutamayacağımız ve yeni gelen av yasağı nedeniyle belki bir daha hiç yiyemeyeceğimiz lagosları mideye indirdik. Lagos şahane ama fiyatlar biraz tuzlu maalesef. (kilosu 110 TL)

Alışveriş yapmak istediğimizde esnafın ilgisizliği, mekanlardan gelen garip yemek kokuları ve sokak ortasında yabancı turistleri Ankara havasıyla eğlendirme çabaları, Kemerin daha çok Rus turistlere hitap ettiğinin, Türk turistlerin fazla kale alınmadığının göstergesi.  Neyse ki, yürüyüş yaptığımızda, Kemer sahilinde kumun içinde masalar kurulu, gitarla canlı müzik yapan birkaç kafeyi görmek bizi rahatlattı.

Kemer’deki 3. Günümüzde ise Tekirova Beldesi’ne bağlı Phaselis Antik Kenti’ni görmek istedik. 



Kemer’e 10 dakikalık mesafedeki Phaselis, yaz aylarında gitmiş olmamıza rağmen, çam ağaçlarıyla dolu olması nedeniyle gayet serin. Ancak korunuyor olmasından ve koyda hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesinden dolayı antik kent içerisinde hiçbir tesis, şezlong, şemsiye vesaire yok.
Phaselis Antik Kenti
Daha çok teknelerin yanaştığı ve insanların açıklarda denize girdiği; karayoluyla gelenler için imkanları elverişsiz olsa da, manzarası mükemmel, suyu tertemiz güzel bir koy. Çare tükenmez, havlularımızı bir çamın gölgesine serelim desek de; sahilde çok fazla taş olunca akşamı edemeden, biraz da hayal kırıklığı ile, Phaselis’ten ayrıldık.
Phaselis Antik Kenti

Kalan zamanımızı Kemer’in merkezinde denize girerek geçirdik; ama kumsal olmadığı için iskeleden merdivenle denize inmek pek tat vermedi.

Akşam yemeği için, otelimizin çok yakınındaki Monte Kemer Restoran’ın bahçesindeydik. Boşnak bir kadının işlettiği Monte Kemer’in yemekleri, fiyatları tuzlu olsa da, gerçekten çok çeşitli ve lezzetliydi. Yumuşak bir sesten dinlediğimiz canlı müzik ve yabancı konukların dansları eşliğinde eğlenceli bir akşam geçirdik.

Kemer’in huzurlu havası, denizinin sakinliği ve mükemmel lezzetleri sayesinde balayımızın ilk yarısını oldukça memnun bir şekilde tamamladık ve Kemer bir gün yeniden gitmek istediğimiz tatil yöreleri arasında yerini aldı.

                                                                                                                   B & Y 05.06.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder