Özet:
Tarih: Haziran 2015
Amaç: Balayı
Favori
Faaliyet: Denize girmek, dinlenmek
Favori
Görülecek Yer: Olimpos
Favori Gidilecek Mekan: Çiğdem
Han, İkiz Restoran, Monte Kemer Restoran
İzin için en güzel mazeret olan balayı tatilimizi bir otele
tıkalı geçirmek mi yoksa bir pansiyonda kalıp gezerek geçirmek mi arasında
kararsız kaldıktan sonra ikisini birden yapmaya karar verdik.
Ankara’dan yola çıktıktan 6 saat sonra Kemer’deydik. Turizmde
son 2 yıldır yaşanan kriz Kemer’i ve esnafını da vurmuş gibi. Dükkânlar,
sokaklar bomboş. Yol yorgunluğunu atmak için hemen internetten tesadüfen
bulduğumuz Çiğdem Han’a yerleştik. Çiğdem Han, çalışanları
gayet güler yüzlü, odaları küçük ama sevimli, eşyaların her biri titizlikle
seçilmiş, her türlü detay düşünülmüş, şirin bir pansiyon. (Geceliği kişi başı
kahvaltı dahil 75 TL) Daha kapıdan girdiğimiz anda lobisindeki dünyanın dört
bir yanından toplanmış, çeşit çeşit ve bir kısmı da el emeği objeleri görünce
mest olduk diyebiliriz. Çiğdem Han’ın sahibi yurtdışında yaşıyor ve pansiyonu
çok yakın arkadaşı Emel Hanım işletiyor. Emel Hanım o kadar misafirperver ki,
her konuda yol göstermekle kalmayıp (Kemer’de nerede yemek yiyebiliriz,
nerelerde denize girebiliriz vb.), plaj çantamın kopan sapını bile kendi
elleriyle tamir etti. Antalya domatesi, bazen simidi poğaçası, günlük meyveleri
ile kahvaltı ikramları gayet güzel ve doyurucu idi.
Çiğdem Han |
Emel Hanım’ın tavsiyesiyle
ilk akşam Köfteci Ali’ye gidip, köftesinin yanında Antalya usulü tahinli
piyazının tadına baktık. Köfte güzel; ancak Ankara’da yediklerimizden çok
farklı değil. Tahinli piyaz ise, acımtırak tadı her damağa uygun olmasa da, bizim
için çok lezzetliydi.
İlk
akşamımızı Kemer Saat Kulesi’ndeki kafede, çocukluğumuzun favorilerinden Ayna
Grubu’nun solisti Erhan Güleryüz’ün konserini dinleyerek geçirdik.
Kemer Saat Kulesi |
Kemer’deki 2. Günümüzde, doğal
sit alanı olarak koruma altında olan, Kemer’e yaklaşık yarım saat mesafedeki Olimpos’a
doğru yola çıktık. Arabamızı girişteki otoparka bıraktıktan sonra sahile
ulaşmak için, arkeolojik kazılar sonucu gün yüzüne çıkan surlar ve lahit
mezarlar gibi tarihe ait birçok kent kalıntısının arasında, su kanallarının
üzerinden atlayarak, kaplumbağalara selam vererek, uzun bir yürüyüş yaptık. Bu
yürüyüşün sonunda oldukça temiz ve kumlu bir plaj ile çarşaf gibi bir denize ulaştık.
Akşam yemeğini nerede
yiyeceğimizi bilmesek de ne yiyeceğimizden eminiz: Lagos! Olimpos sahilinin devamındaki Çıralı’da yer alan İkiz Restoran’da tadını
unutamayacağımız ve yeni gelen av yasağı nedeniyle belki bir daha hiç
yiyemeyeceğimiz lagosları mideye indirdik. Lagos şahane ama fiyatlar biraz
tuzlu maalesef. (kilosu 110 TL)
Alışveriş yapmak
istediğimizde esnafın ilgisizliği, mekanlardan gelen garip yemek kokuları ve
sokak ortasında yabancı turistleri Ankara havasıyla eğlendirme çabaları, Kemerin
daha çok Rus turistlere hitap ettiğinin, Türk turistlerin fazla kale
alınmadığının göstergesi. Neyse ki,
yürüyüş yaptığımızda, Kemer sahilinde kumun içinde masalar kurulu, gitarla
canlı müzik yapan birkaç kafeyi görmek bizi rahatlattı.
Kemer’deki 3. Günümüzde
ise Tekirova Beldesi’ne bağlı Phaselis Antik Kenti’ni görmek istedik.
Kemer’e 10 dakikalık
mesafedeki Phaselis, yaz aylarında gitmiş olmamıza rağmen, çam ağaçlarıyla dolu
olması nedeniyle gayet serin. Ancak korunuyor olmasından ve koyda hiçbir
yapılaşmaya izin verilmemesinden dolayı antik kent içerisinde hiçbir tesis, şezlong,
şemsiye vesaire yok.
Phaselis Antik Kenti |
Daha çok teknelerin
yanaştığı ve insanların açıklarda denize girdiği; karayoluyla gelenler için
imkanları elverişsiz olsa da, manzarası mükemmel, suyu tertemiz güzel bir koy. Çare
tükenmez, havlularımızı bir çamın gölgesine serelim desek de; sahilde çok fazla
taş olunca akşamı edemeden, biraz da hayal kırıklığı ile, Phaselis’ten
ayrıldık.
Phaselis Antik Kenti |
Kalan zamanımızı Kemer’in
merkezinde denize girerek geçirdik; ama kumsal olmadığı için iskeleden merdivenle
denize inmek pek tat vermedi.
Akşam yemeği için, otelimizin çok yakınındaki Monte Kemer Restoran’ın
bahçesindeydik. Boşnak bir kadının işlettiği Monte Kemer’in yemekleri,
fiyatları tuzlu olsa da, gerçekten çok çeşitli ve lezzetliydi. Yumuşak bir
sesten dinlediğimiz canlı müzik ve yabancı konukların dansları eşliğinde
eğlenceli bir akşam geçirdik.
Kemer’in
huzurlu havası, denizinin sakinliği ve mükemmel lezzetleri sayesinde
balayımızın ilk yarısını oldukça memnun bir şekilde tamamladık ve Kemer bir gün
yeniden gitmek istediğimiz tatil yöreleri arasında yerini aldı.
B & Y 05.06.2015
B & Y 05.06.2015